www.genclikburayagel.tr.gg
  hikayeler
 

Babaoğul ve Kutsal Ruh Nerede


Ve işte yine başlıyordu deli gürültüler, bitmez sessiz çığlıklar. Bir baba kucağında ağlayan çocukluğum vardı Filistin sokaklarında. Çeşitli oyunları hayal ediyordum bir zamanlar oynandığı anlatılan. Belki birkaç tahta oyuncak ve birazda coşku dolu arkadaşlar. Bu hayallerin içinde gerçeklerimden kaçıyordum.

Peki ruhum bu hayallerin içinde ve bedenim gerçeklerle boğuşurken ya insanlar neredeydi? İnsanlar menfaatlerinin gölgesinde, bardaklarında buzlu şehvet viskisi mi içmekteydi?

Boş sokaklarında bir baba bir oğul kalmıştı, mermilerin vızıltısını dinleyen. Birde olanlara boyun eğmeyen dik duruşlu ama yalnız varil. Baba duygusu, oğlunu kucaklamış korunma istiyordu.Bir yandan hepsinin geçeceğini anlatmaya çalışıyordu. Ne kadar sakin olmaya çalışırcasına konuştuğunu sansa da baba, hep çığlıklar içerisinde bir yandan oğluna korkmaması gerektiğini anlatıyor, bir yandan insanın vahşi doğasına, kimilerinin ideolojilerine suçsuz ve masum olduklarını anlatmaya çalışıyordu. Aslında tek savaşı beni alın ama oğluma dokunmayındı. Her fırsatta ateş eden askerlere, onların o duymayan kulaklarına, görmeye gözlerine küçük bir oğlunun olduğunu ve onun hak etmediğini, anlatmaya çalışıyordu. Kimse yoktu kucak açacak bu iki meleğe. İnsanlar kalmamıştı meydanda, çünkü hepsi aynı sonla karşılaşmıştı. Sadece insan görünümlü ölüm makineleri vardı ve kahpelik yapabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. O anda sadece bir varil göğsünü siper etmişti insanlığa."gelin dostlarım saklanın arkama" edasıyla. Varilin arkasına saklandı baba oğul. Filistin sokaklarında. İsrail yapımı mermiler, İsrail yapımı silahlardan çıkmış, İsrail askerlerinin içinde Amerikan- İsrail rüyası belirmişti. İşte bu filmin adı �Dehşet dolu katliam�dı�.

Çocuk sordu babasına."nerde baba insanlar, hani oyun oynardık ya, sokaklarda, insanlarla. İstemiyorum baba, insanlar bu insanlarsa, dünya bu sokaklarsa, oyunlar böyle kanlıysa.ben oyun oynamak istemiyorum baba".

Artık görmeyen gözler konuştu, konuşmayan diller gördü gerçekleri. Mermiler bile dile geldi. Onlar bile böyle bir vahşete alet edildiklerinden dolayı utandı. Yalnız varilin kurşunlardan dolayı delinmiş bedeninden gözyaşları dökülmeye başladı. Çok direndi yalnız varil, çok çabaladı. O bile canhıraş haykırışlarıyla durdurmaya çalıştı havadaki mermileri. Mermiler bile geri adım atmaya çalıştı kendilerini üretenlere lanetler okuyarak.

Büyük olan Ortadoğu değildi. Çocuk tatlı bir yanma hissi ile uyandı rüyasından. � Artık oyun yok baba� dedi. Babanın kucağında bir temiz kan vardı. Petrol karasından çok uzakta. Ve baba da daha fazla dayanamadı akan kanına, giden canına. Tüm sokaklarda bir varil kalmıştı artık, cennetin kapısında bekleyen baba oğla el sallarcasına.

Kan


Gurur mu? o sokaklara döktüğün şey bile o kadar önemsiz kaldı ki, kan soludum, kan kustum ben günlerce. Sevdiğin adamdan duyduğun, yalan olduğunu bildiğin, ama bilsende direnemediğin sölerin karşısında gurur mu? Evet çocuktum, evet çok fazla çocukça sevmiştim seni, bi çocuğun bez bebeğini sevdiği kadar sevmiştim, belkide vitrininde bir bez bebeğin durduğu kadarda güzel durmuştum ama ne önemi varki ölümden sonra? Diri diri cadı kazanına attığında etimin yanık kokusu gelmiş olmalı bedenimi astığın kasaptan, sattığın stand dan. Evet çocukça sevmiştim ama ölü bir çocuğu şekerle kandıra bilir misin? Hep bekleyip hiç getirmediğin elma şekerine yanakları kırmızı kırmızı gülermi artık? her sözün bundan sonra kırmızı kırmızı kabuk tutan duyguların derinlerine iner mi?sevgi ve aşk; bu ne seninle ilgiliydi nede benimle, bunlar hala o sandığın içinde saklılar ve bozulup onlarda çürüyene kadar orada kalacaklar ama saygının kalmadığı yerde bir iki lafla geçiştirmenin yada unutulup silinmesinin mümkünatı mı var? Artık ne ben geri getirebilirim bu ölü çocuğu dünyaya ne sen, buyrun cenaze namazına.




Aşkın Dili Var mı ? Bu Hikaye Mozan Dosta Adanmıştır


Araba ağır ağır yol alıyordu,gerek yükün ağırlığından gerekse çile yüklü yanık yüreklerin yaşadığı topraklardan kopmasının ağırlığı bu ihtiyar kamyonun homurdayarak yol almasına neden oluyordu.Bir mevsimlik değil sanki bir ömürlüktü yükü.Baba Hamalyan ülkesinin sefaletine ezdirmemek için ailesini, göç eylemişti bir zamanlar dedesinin ardına bakamadan mahçup,bir şekilde terkettiği topraklara.Bu topraklarda kardeşcesine yaşamışlardı yüzlerce yıl da ne olmuşsa aynı toprakların çocukları düşman olmuştu.

Babası kinliydi Türklere ,görmeden tanımadan bir Türk`ü.Gerek mektepte anlatılanlardan gerekse babasından duyduklarından.Babasının adı da tuhaftı.Mahcupyan...Annesine sarıgelin diyorlardı.Türkleri çok seviyordu asıl adını unutmuş bu kadın.Ne zaman komşularını hatırlasa gözleri buğulanır kendini Çukurova`nın aşağı yeli esintisinde huzur bulurdu.Zaman zaman annesinin bu Türk sevgisine kızar,onu üzer ağlatırdı da sonrasında hep pişmanlık duyar Mamam diye sarılır gönlünü alırdı.

Van`dan sınırı aşmışlardı da sanki gurbete değil vatanına gelmiş gibi huzur bulmuştu Hamalyan.Kızı ve oğlu uyuyordu ,belki de rüya görüyorlardı.Gülümseyen bir çehreleri ,masumiyetleri vardı.Eşi Karina başını hamalyanın omuzlarına yaslamış bilmedikleri bu topraklarda,nasıl karşılanacakları korkusu yüreğinde, gözleri kapalı ama uyanık...

Nihayet Gürbulak sınır kapısından vize ettirdikleri pasaportlarıyla hiçbir sıkıntı yaşamadan girmişlerdi baba dede yurtlarına.Arkalarında kalan Ağrı dağının hüznü çökmüştü üzerine Hamalyanın.Papaz Nemrutyan`ı hatırladı birden.``Türkler hristiyanların ve Ermenilerin baş düşmanıdır.Onların katli dinimizce kutsanmıştır.En iyi Türk ölü Türk`tür``diyen o vaazlerini yıllarca dinlemişti.Hele ki Taşnak partisine üye olduktan sonra epey legal olmayan hareketler içerisine girmiş.Hem Pkk`nın hem de uzantısı Pejak`ın faaliyetlerinde bulunmuştu.Eski toprakları geri almaktı hayalleri ve öğretileri.Bunlar okulda,klisede devamlı Ermeni çocuklarına,gençlerine işleniyordu.

Oysa şimdi bu toprakların sahiplerini tanıyordu ve ne okulda öğretildiği gibi maymuna benziyorlar ne de gayrı medeni bir millet görüntüsü var,Otelde aynaya baktı bir de lobideki gence.``Benden beyaz ve de yakışıklı...``dedi gülümseyerek.Bir sigara çıkardı yıllarca yalanlarla doldurulan beynindekileri yakmak istercesine.Kibriti yoktu ,etrafına bakınırken lobideki genç gülerek çakmağı çıkardı,yaktı sigarasını.Mahçup olmuştu ,sanki düşündüklerini ve beyninin içindekileri biliyormuşcasına bu milletin bir ferdine...Teşekkür ederek uzaklaştı otelin lobisinden.

Otel Van gölünün kenarındaydı,hava kapalı ama ay zaman zaman kendini gösteriyordu bu sonbahar ayında.Suyun serinliği içine işlemiş üşümeye başlamıştı, ard arda içtiği sigaraların sayısını bilmiyordu da memleketten getirdiği son pakette bitmek üzereydi.



Azrail! Gelirken Kimseye Haber Verme


Aslında, o hep böyle ölmek istedi. Nedense böyle sessiz ve sefil ölümler ona hep �şairce� gelirdi. Ve o bu �şairce� lafını kendine çok yakıştırırdı. Vapurdan inerken şair gibi inmeliydi. Sigara içerken şair gibi görünmeli, aşık olurken de şair gibi olmalıydı. Ve tabi ki ölürken de...

O yapacağı ya da yapamayacağı her şeyi hayal ederdi; planlamazdı. Çünkü planlamanın sadece güçlü olup planladıklarını yapabilecek insanlara özgü bir şey olduğunu düşünürdü. O hiç güçlü olamadı. Ama hayalleri vardı. Sonbaharda penceresinin önüne geçip sigara içeceği, sıcak, deniz kenarında bir ev hayal ediyordu. Parası olmasını hayal etmiyordu ama yeni bir daktilo almak istiyordu. Hayalleri bunlarlada kalmazdı üstelik. Şairdi ne de olsa; hayal gücü genişti. Ve boş geçen her gün, her gece de uçsuz bucaksız hayaller kurardı. Ama olmadı. Hayalleri de bir zamanlar uğruna şiirler yazdığı, kimi güzel, kimi mağrur, kimi sevmekle düşmanlığı aynı şey sanan, kimiyse mutluluğu hep gitmelerde arayan; hep bahar sabahlarında kaybettiği kadınlar gibi ona arkasını döndü.

Hayatının her bölümünde bir kadın oldu. Bazen aşık oldu, şiir yazdı; bazen de sırf şiir yazmak için aşık oldu. Gözler gördü, dudak kıpırtılarında kaybetti çoğu zaman kendini. Hayat -sanki- aşık olma oyunuydu. O, oyunu kuralına göre oynuyor, mola verdiği zamanlarda da şiir yazıyordu.

Otuzüç yaşındaydı. Akciğerlerindeki, her gün biraz daha çoğalan milyonlarca hücre yavaş yavaş onu halsiz bırakıyordu. Genç yaşına rağman artık dışarı çıkıp bağazın muhteşem manzarasını görmeye bile takati yoktu. Ölmekten korkmuyordu. Şair gibi ölememekten korkuyordu. Sadece bir gece önce sessiz sedasız ölmeyi hayal etmişti. Evet. Sessiz olmalıydı ölümü; kimse bilmemeliydi. Hiç bir gazeteci gelip, bir zamanların �ünlü� şairinin insanların gözü önünde öldüğünü yazmasını istemiyordu. Ünlü olmayı istememişti. Bu ölürkende böyle olmalıydı.

O hep böyle ölmek istedi. Sessiz, kimsesiz.öyle de oldu; öyle de öldü.
Gerğinden güneşli bir mayıs sabahı, rutubet kokan yatağında, ilk defa hayal ettiği bir şey gerçek oldu.

Azrail gelirken kimseye haber vermemişti.






Meleğim


Meleğim�

Üniversiteyi kazandıktan sonra zaman hızla geçmiş son seneme gelmiştim. Çok ama çok hoşlandığım bir kız vardı:Ayşe. Üç haftadır peşimdeydim ama ne yapsam beni fark etmiyordu. Uzun süredir de benim peşimde olan bir kız vardı o ikinci öğretimdi ben birinci öğretim dersleri gece olmasına rağmen sık sık beni görmek için gündüzleride üniversiteye geliyordu. Arkadaşlarımın şu kız devamlı sana bakıyor demesiyle onu fark ettim. Her gün geliyor gözlerini benden ayılmıyordu ben ise Ayşe�den başkasını görmüyordum.Bir gün Ayşe�yi kantinde bir erkekle samimi bir şekilde konuşurken gördüm, birkaç gün böyle devam etti ben arkadaşıdır diye umursamadım ta ki onları el ele görünceye kadar � Artık hayattan zevk almıyordum arkadaşlarımın zoruyla dışarı çıkıyor nerdeyse hiç gülmüyordum.(Şimdi ise ona dualar ediyorum iyi ki elini tuttuğu erkek ben değilmişim diyorum.)Arkadaşlarım eski neşemi geri getirmek için gözlerini benden ayılmayan kızın ismini öğrenmişlerdi:Melek. Üniversitede pek iyi tanınmıyormuş ama arkadaşlarım bunun önemli olmadığını birkaç gün onunla çıkarsam her şeyi unutacağımı söylüyorlardı. Ben ilk başta soğuk baktım aslında çok güzeldi ama geçmişi beni korkutmuştu onun üzüntülerime üzüntü katacağına inanıyordum. Bir gün çok sıkıldım artık yalnızlık canıma tak etti. En yakın arkadaşım Özgür�ü alarak kantine gittim Melek�in dersten çıkmasını bekledim. Bir süre sonra çiktı, kantinde bir süre arkadaşlarıyla oturdu. Sonra tek başına üniversitenin çıkışına yöneldi çok heyecanlanmıştım montumu unutarak hızla arkasından çıktım hava çok soğuktu ama ben soğuğu fark etmiyordum. Çekinerek yanına yaklaşıp pardon benim adım Kemal uzun zamandır güzelliğinizle dikkatimi çekiyorsunuz sizinle tanışmamız mümkün mü acaba dedim. Tabi dedi rahatladım on dakika beraber yürüdük,konuştuk.Beni araştırmıştı sınıfımı,şubemi,memleketimi� öğrenmişti.Bunlar kolayca öğrenilebilirdi ama bunları ilk günden söylemesi ilgisini belirtmesi beni şaşırtmıştı.Ertesi gün yine görüştük.O gün bana geçmişini anlattı bundan önceki sevgilisiyle bir buçuk sene aynı evi paylaşmış ne yazık ki ondan önceside varmış.Her şeyi en küçük ayrıntısına kadar mertçe anlattı. Ertesi gün tatildi buluşmaya karar verdik, sabahtan akşama kadar gezecektik. Sabah erkenden buluşacağımız çay bahçesine gittim bekledim bekledim 2 saat geçti gelmedi onlarca kez telefon ettim, telefonu kapalıydı merak ve üzüntü içinde eve döndüm.Akşam üstü mesaj çekti yapamıyorum eski sevgilime döndüm diyordu ne olmuştu her şey o kadar o kadar güzeldi ki� Telefon ettim açmadı bir süre sonra aradı mesajı bir buçuk sene beraber kaldığı sonradan adının Yılmaz olduğunu öğrendiğim eski sevgilisi çekmiş ben arayınca da telefonu o açtırmamış. Şimdi bakkala çıkmış kavga etmişler ve onu dövmüş hemen geliyorum dedim gelme dedi ben onu dinlemeden hızla evden çıktım.Yolda Özgür�ü gördüm onunla beraber Meleğin evine gittik zili çaldım pencereden önce o sonra Yılmaz çıktı, Yılmaz�a görüşmek istediğimi söyledim geliyorum dedi. Az sonra Melek pencereden tekrar çıktı görüşmenizi istemiyorum lütfen git dedi onu dinlemedim bekledim Yılmaz inmedi en sonunda Melek�in ısrarlarına boyun eğerek oradan ayrıldım. Ertesi gün Yılmaz aradı Melek ile gelip seninle konuşmak istiyoruz müsait misin? dedi.Onları evimin önündeki çocuk parkına çağırdım, 5 dakika sonra geldiler. Melek bir kenara çekildi, Yılmaz ile konuştuk bana geçmişlerini anlattı Melek�i çok sevmiş, çok şey yaşamışlar onu çok seviyormuş, Melek bir süre onun çocuğunu bile taşımış ama, doğurmak istemediğimden çocuğu aldırmışlar. En sonunda ağlayarak onu seviyorsam çekileceğini söyledi� Bense bizim ilişkimizin yeni olduğunu çekilmesi gerekenin ben olduğumu söyledim.Melek�e kararımızı benim söylememi istedi. Melek�in yanına giderek konuştuklarımızı anlattım. Yağmur yağıyordu yağmura Melek�in gözyaşları karıştı bana bir anda sarıldı o an bende gözyaşlarımı tutamadım. Ancak daha sonra kendimi toplayarak kollarından ayrıldım onu Yılmaz�a teslim ettim. O gece hiç uyuyamadım onu gerçekten sevdiğimi anladım sabahın ilk ışıklarıyla evine gittim iki üç kez zili çaldım en sonunda kapı açıldı. Yılmaz�a Melek ile konuşmak istediğimi söyledim tabi dedi.Melek�e bu şartlarda onunla beraber olamayacağımı ancak Yılmaz�dan ayrılırsa yalnız kalmayacağını benim her konuda ona yardım edeceğimi söyledim sarıldı onlarca kez beni öptü bende onu öptüm ayrıldık o akşam beni aradı Yılmaz evi terk etmiş, kesin olarak ayrılmışlar. O gece buluştuk ve ilk defa birbirimizi sevgimizi söyledik. Artık ne annem ne arkadaşlarım ne de okuluma önem veriyordum bir ay hızla geçti bu sürede bir dakikamız ayrı geçmedi artık onun evinde kalıyordum. Bir ay sonunda annemle tanıştırdım ondanda evet çıktı.Aynı gece evlenme teklif ettim. Ertesi gün ailesinin yanına İzmir�e gidecekti,ailemde olumlu bakarsa olur dedi;dünyalar benim oldu hayatımın en güzel günüydü. İzmir�den üç gün sonra geri döndü.yüzü asıktı ne oldu yoksa ailen mi?dedim. Hayır Yılmaz verem olmuş bakıma ihtiyacı var onu yalnız bırakamam tekrar aynı evde kalacağız dedi. Dünya başıma yıkıldı vicdanı sevgisini yenmişti,ayrıldık.O günden sonra hiç konuşmadık ama ben her gece onu görmek için kantine gittim. Onu her gördüğümde nefes alamadım yüzüm rengini kaybetti.Her gece Melek rüyama girdi ve ben her sabah ağlayarak uyandım�
 
 
  14 ziyaretçikişi burdaydı!
css tasarim merkezi

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol